Beyaz güvercin Bazen dalar vadilere mızrak gibi düşünceler Ve beklenir haber, ufukta beyaz güvercinden Sıradağların sırtını sıvazlayan rüzgâr Enginlerinde saklı bir göçebe ağlar. Senin üstünde sonsuz bir güç var ey gönül! ... Bizim sürgünümüz Adem ve Havva ile başlar. İstesen de istemesen de yerine oturacak taşlar Yüreğimin engininde bir sızı kışlar. İstemesen de ayrılacak eşin dostun arkadaşlar. Bu beyaz güvercinin kimbilir kaçıncı kanat çırpışı Bir sevda ki avuçlarında eritir kışı. Medine de gül dağıtan serverin bu mektubu Ha insanlığın beklediği beyaz atlı süvari bu! Haber veriyor bir sürgünden ötelerden Yarin yüreğinden kalkan kelebekler Bir sevda ülkesinde bizi bekler. Ey gönül keyfince şad oldum sanma Kayıp giden baharlara boş yere yanma! Ölümsüzlük istiyordun gözün aydın! Günlerin sayılı bugün yarında Dünya denilen bekleme çadırında Dağılsa da finale doğru gözlerindeki bulut O yâr senin, sende onun gayrisini unut Ne mutlu ki korudun bu cevheri Üzülme mevsimlerden olsa da zemheri Yürü geldiğin yöne doğru ey gönül eri! Seni senden bin kat daha iyi bilen var Ayrılışa üzülme gözyaşını silen var Sevin çığlık at dönüşüne, bakma geri Bu fani dünya sadece bir sürgün yeri. Bir müjdesi bu insanlığın mualliminin Kokusunu alıyorum o sonsuzluk ikliminin Gelir ayağında bir nağmeyle bir gün güvercinin İmzası vardır kâinatın sonsuz hâkiminin. İşte en sevgili sahibin, seni senden çok sevenin Gel der bir gün tuz katıp muştusuna Şimdi beyazlara bürünmüş bilmem hangi suna? Binlerce şükret kâinatın tek öznesi olduğuna. Sen giderken niceleri geliyordur Bir kuş uçarken sonsuza belki bir kuzu meliyordur. Kimbilir hangi Ferhat hangi dağı deliyordur. Şafaklara kızılca yazılan hasret Bu hasret başka, bir başka hasret Ey yâr! Bizi aşkınla haşret! Adı sensin alıcı şafakların Ey gönül dayan bu hasreti yeneceğiz! Bir şafaktan geldik bir şafağa döneceğiz. ............................SAFFET ÇAKIR |
|
|