SAFFET ÇAKIR

OKYANUSLARA YOLCULUK

MENÜLER
Site Haritası
Takvim

Muhalefetün lil havadis

"...O'nun benzeri hiçbir şey yoktur. O, her şeyi hakkıyla işitir ve bilir." (Şûrâ, 42/11)

mealindeki ayette “muhalefetun lil-havadis” sıfatının altı çizilmiştir. Bu sıfat Allah’ın Zat-ı Akdesine bakan bir hususiyet olduğu için diğer sıfatlar gibi, dünyada tecellilerinden söz edilemez. 
Allah'tan başka her varlık sonradan olmuştur. Allah, sonradan olan şeylerin hiçbirisine hiçbir yönden benzemez. Allah, kendisi hakkında bizim hatıra getirdiklerimizin de ötesinde bir varlıktır. Bu sıfatın zıddı olan, sonradan olana benzemek ve denklik (müşâbehet ve mümâselet) Allah hakkında düşünülemez. 
Nitekim diğer zatî sıfatları da böyledir. Allah’ın kıdemi, ezeli olduğunu ifade eder. Bütün tecelliler sonradan olduğuna göre, kainat çapında herhangi bir ezeli tecelliye mazhariyeti göremeyiz. Bir varlıkta Allah’ın kudreti, ilmi tecelli eder ve o varlık o kudrete mazhar olur. 
Ancak bunu Allah’ın kıdemi veya muhalfetun lil-havadis sıfatı için belirleyemeyiz. Çünkü, bu “Muhalefetun lil-havadis”ten maksat, zaten "Allah’ın hiçbir benzerinin olmaması"dır. 
- Mevcudatın varlığı, Vacibu’l-Vücud mertebesindeki bir vücudun varlığını gösterir. Zira bir harf bile katipsiz olamaz, bir iğne bile ustasız olamaz...
- Sonradan var olanların varlığı, Kadim, ezeli bir varlıktan kaynaklanır. Çünkü, sonradan var olanların varlığı, başlangıcı olmayan kadim bir ilk varlığa muhtaçtır.
- Keza, dünyadaki hayat ve ölüm sahneleri, Allah’ın bekasının göstergesidir. Ölenlerden sonra yeniden hayatlı olanların ortaya çıkması, hayatı sona ermeyen bir bakiden haber vermektedir.
- Yine, kâinat çapında görünen fiillerin birliği, hakiki failin birliğini, değişik ünitelerin vahdeti, yaratıcının vahdaniyetini göstermektedir.
- Keza, kâinat çapında görülen âcizlik, fakirlik, muhtaçlık, ölüme maruz kalmak gibi yaratıkların özellikleri, yaratıcının bunlara benzemediğini, muhalfetun lil havadis olduğunun göstergesidir. Çünkü, yaratıcının âciz olması durumunda, kâinatı yaratıp idare etmesi mümkün değildir. Ölümlü faniler gibi ölüme mahkum olsa, hiçbir varlık bir saniye varlığını devam ettiremez. Muhtaç olsa, başka muhtaçlara yardım edemez. başkaların imdadına koşması düşünülemez. 
Ezeli olmanın ayrılmaz özelliği olan “başkasına benzememe” sıfatı, yaratıcı olmanın olmazsa olmaz şartıdır. Madem “aciz, fakir, muhtaç, ölümlü, fani, sonradan var edilmiş” bir dünya var, ebette, bu dünyanın/bu kâinatın sıfatlarından münezzeh bir yaratıcı vardır. 
Demek ki, kâinat “zıddıyet” noktasında, Allah’ın “muhalefetun lil-havadis” sıfatına işaret etmektedir.
Kıyam binefsihi sıfatı da böyledir. Bu bir nevi kayyumiyet sıfatını da ihtiva etmektedir. 
Buna göre, sonradan var edilen hiç bir varlık kendi başına  bağımsız olarak varlığını sürdüremez, ayakta kalamaz. Öyleyse, onun şu andaki varlığı, varlığı kendinden olan bir yaratıcının varlığından kaynaklanıyor. Bediüzzaman Hazretlerinin ifade ettiği gibi, eğer sırr-ı kayyumiyet bir an kaînattan yüzünü çevirse, onları kendi hallerine bıraksa, her şey ademe kaçacak, yokluğa mahkum olacaktır.
- Bununla beraber, Allah’ın sıfatlarının başkalarının sıfatlarına benzememesi de şu “muhalefetun lil-havadis” sıfatının bir nevi tecellisini göstermektedir.
Mesela: Allah’ın sonsuz ilim, kudret ve hikmetinin bir tecellisi olan kâinat çapındaki harika sanat tablolarının varlığı, hiç bir varlığın onun bu “ilim-kudret-hikmet” sıfatlarına benzemediğini gösterir. 
Keza, Onun sonsuz ilim ve hikmetini gösteren Kur’an-ı Kerim'in varlığı, hiçbir varlığın sözünün onun sözlerine bezemediğini ilan eder. 
Saat
Hava Durumu