SAFFET ÇAKIR

OKYANUSLARA YOLCULUK

MENÜLER
Site Haritası
Takvim

ALLAH İÇİN SEVMEK

ALLAH İÇİN SEVMEK

Allah için birbirini sevmek ve O’nun yolunda dostlar olmak ve (razı olmadığı bir şeye) Allah için buğz etmek en üstün ahlaklardandır. Allah için sevmek, Allah-u Zülcelâl’i sevmenin meyvesidir.


Enes (radıyallahu anh)'den rivayetle Resulullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurmuştur: “Üç huy var ki, bunlar kimde olursa imanın zevkini ve tadını alır:

1- Allah ve Resulünü herkesten ve her şeyden daha çok sevmek.
2- İyiliği ve iyi kimseleri Allah için sevmek ve kötülüğe Allah için buğz etmek.
3- Allah'a şirk koşmayı büyük bir ateşe atılmaktan daha kötü görmek.” (Buhari, Müslim, Tirmizi, Nesai)

Abdullah b. Mesud (ra)'dan rivayetle Resulullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurmuştur: “İmanı kâmil olan, sevdiği kimseyi, ondan menfaat gördüğü için değil, sırf Allah rızası için sever. Gerçek iman da budur.” (Taberani)

Allah-u Zülcelâl’i seven bir kimse, O’nun sevdiklerini de sever. Bu yüzden bu kimse, insanlar içinde Allah-u Zülcelâl’i seven ve O’nun tarafından sevilen kimseleri sever.

Hz. Ömer (radıyallahu anh)’dan rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurmuştur: “Allah’ın bazı kulları vardır ki, onlar ne peygamber ne de şehittirler. Fakat peygamberler ve şehitler onlara verilen makam dolayısıyla gıpta edip imrenirler.”

Bu arada, sahabe-i kiramlar: “Onlar kimlerdir?” diye sordular. Hz. Peygamber (sav) şöyle devam etti: “Onlar (aralarında) neseb ve akrabalık olmadığı, mal alışverişi olmadığı halde birbirlerini Allah için sevenlerdir. Onların yüzü nurdur, nur üzerindedirler. İnsanların korktukları günde onlara korku yoktur. İnsanların hüzünlendikleri günde onlar mahzun da olmazlar.” (Ebu Davud)

Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem) daha sonra şu ayet-i kerimeyi okudu: “Dikkat edin! Allah’ın veli kulları için korku yoktur. Onlar mahzun da olmazlar.” (Yunus; 62)

Görüldüğü gibi, müminlerin birbirlerini sevmeleri Allah-u Zülcelâl’in katında çok makbuldür. Müminlerin birbirlerini sevmeleri ve birbirlerine kenetlenmelerini Allah-u Zülcelâl çok sevmektedir. Dolayısıyla Allah-u Zülcelâl’in rızası için birbirimizi sevmemiz gerekir.

Enes oğlu Muaz (radıyallahu anh) der ki: “Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem)’e: ‘En üstün iman nedir?’ diye sordum: ‘Allah için sevmen, Allah için buğz etmen, dilinden Allah'ın zikrini kesmemendir.’ dedi. ‘Daha nedir? Ya Resulallah!’ deyince de: ‘Kendin için sevdiğin şeyi insanlar için de sevmen, kendin için hoş görmediğin şeyi başkaları için de hoş görmemendir.’ buyurdu.” (Ahmed b. Hanbel)

Bu ayet ve hadislerden anlaşıldı ki kişi Allah için sevmeli ve Allah için buğz etmelidir. Bu çok kıymetli bir ameldir. Bu da kalpte olur. Allah için olan sevgi kıyamete kadar devam eder. Hatta Allah için birbirlerini sevenler, birlikte cennete girmeyince razı olmayacaklardır.

Yine, üstüne basarak söylüyoruz ki insan Allah yolundaki bu sevgi için ruhunu, canını, malını ne kadar feda etse, yine de bu yaptığı azdır.

Müminleri Birbirine Düşüren Şeytandır

Üzülerek duymaktayız ki, bazı mümin kardeşlerimiz birbirine buğz etmekte ve birbirlerine küsmektedir. İslami hizmetlerde en büyük zarar, müminlerin birbirlerine karşı, kin ve düşmanlık beslemeleridir.

Bu hal, İslami hizmetlere çok zararlıdır. Şeytan bu gibi durumların, ne kadar büyük zarar verdiğini iyi bildiği için çeşitli hilelerle müminleri aldatmaktadır. Çünkü müminler birbirlerinin aleyhinde konuşup birbirlerine buğz ettiklerinde, manen çok büyük zarara uğruyorlar.

Şeytan, bunun dindeki en büyük zararlardan olduğunu bildiğinden, müminler arasında sürekli kin ve düşmanlık tohumları ekmeye çalışmaktadır. İnsanlar da kendi nefislerini tatmin etmek için şeytanın bu hilesine, bile bile uyuyorlar. Böyle yapmış olmakla, şeytana tabi olmuş oluyorlar. Bu hileye uyduktan sonra da kendilerini haklı zannediyorlar.

Müminlere Hatırlatma

Şeytanın bu hilelerine uyan kimselere şu ayet-i kerimeyi hatırlatıyorum: “Ya kötü ameli süslenip de onu güzel gören kimse de mi? (Allah’ın hidayet verdiği kimse gibi olacak?) Şüphesiz ki, Allah dilediğini şaşırtır, dilediğine de hidayet verir. O halde (Resulüm) canın onlara karşı hasretle (tükenip) gitmesin. Allah, onların yaptıklarını çok iyi bilicidir.” (Fatır; 8)

Görüldüğü gibi bu davranışların İslami hizmetlere ve müminlere büyük zarar verdiği, Allah-u Zülcelâl tarafından ayet-i kerimeyle bizlere açıkça beyan edilmiştir.

Bütün bunlardan sonra bize düşen görev; mümin kardeşlerimize şefkat ve merhametle davranmak, her türlü işimizi ve hizmetlerimizi sünnet-i seniyeye uygun olarak, istişareyle yapmaktır.
Saat
Hava Durumu